Hani sanatçı özgün olmalıdır, taklitçi olmamalıdır cart curtları varya. Hatta bizim tartışıp durduğumuz tüm bokların hepsinin içinde yer aldığı sorun aha bu yaratıcılık özelliğinin olmamasından kaynaklanıyor.
Bende çoğunuz gibi müzik yapmak istiyorum. Amacım konserlere çıkıp 500 kişiye ritim tutturmak değil. Düşüncelerimi nazım şeklinde paylaşmak. Alayımızın derdi de ilk başta bu oluyor aslında. Fakat yaratıcılık olmadığı veya köreldiği için yıllardır dinlediğimiz isimlerde bi şekilde takılı kalıyoruz.
Örneğin ben. Sagopa Kajmer'in sample kesme tarzına o kadar çok bayılıyorum ki sırf kendime özgün sample kesemediğim için onlarca projeyi çöpe attım. Drum kit filan herşey hazır olduğu halde kopya durduğu için. Müzik işine girecek ve gerçekten sanat yapmak isteyen birisi benim bakış açıma göre bunu temel olarak almalı.
Genelde benden tavsiye isteyen kayıt alan birçok genç arkadaşlara da buna benzer şeyler söylüyorum. Bak abi sokakta yürüyon ya da dolmuştasın ya da gazete de bi aşk cinayeti okuyorsun. Hemen kafayı boşalt küçük bi senaryo oluştur dörtlük yazmaya çalış. Bak yaz demiyorum kağıt kalem alma eline kafanda dize oluştur. Kafiyenin de amına koyim sadece nazım şeklinde bişey yaz. Bak 1-2 ay içinde eline kalemi alıp kendi derdini yazmaya çalıştığında o kadar kolay olacak ki; "ben nazım hikmet'in torunu muyum lan?" diyecen.
Nerden biliyorum? Benim babam sanatçı arkadaşlar. Elektronik bölümü meslek lisesi çıkışlı birisi. Hayatını anlatsam zaten roman olur. Mezun olduğu okul ile şu an meşgul olduğu işler çok uzak. Bu adam kendisini geliştirebiliyor. Bu onun extra bi özelliği değil sadece hepiminizde olan özellik bu. Aynştan diyor olum ben demiyorum.
Hani babam diye anlatmıyorum size yol gösteren rehber olsun diye yazıyorum. Ha aynı zamanda bana da rehber olacak. Buna da tüm kalbimle inanıyorum.
Bahsettiğim gibi babam elektronikten mezun olan birisi. Babası yani dedem inşaatlarda amelelik yaparmış. Bizim peder de lise mezunu, biraz da asi; "Ben kıravat takıp kimseden emir almam" diye dedemin yanında ameleliğe başlamış. 2. kattan düşüp sakatlanmış. çeşitli operasyonlar filan iyi olmuş ama şu an sol bacağı sağ bacağından kısa. Artık nasıl bi kırılma olduysa 2-3 santim fark var. Her neyse işte. Peder bu olaydan sonra sikerim bu ameleliği demiş. Biraz birikmişiyle biraz da düğünde takılanlarla iş kurmuş. Dekorasyon filan işi. Marangoz tanıdık var. Onla paslaşıp gidiyormuş. Sonra bi kriz oldu işte ben 10 yaşında filanım battı gitti. Tabi bu arada şiir filan yazıyor, resim yapıyor. Birkaç farklı dalla uğraşıyor.
Nerden estiyse mermer işine girdi. 2 sene filan mermerleri yontarak asitlerde bekleterek tuhaf şekiller verdi. Güzel para kazandı. Sıkıldı mı ne olduysa o işi de bıraktı. Bu 2 sene içerisinde birde bi arkadaşının evinin bahçe peyzajını yaptı. Arkadaşı Türkiye'de mimarların arasında bi dergide yapılan oylamaya bu bahçe tasarımını aday göstermiş. Şans mıdır neyse artık bizim pederin bahçe birinci seçiliyor. Benim şu an su dağıttığım sitenin peyzajı için bizim pederi çağırıyorlar. Çok güzel para kazanıyor. Hatta o siteden bir ev sahibi bile olabildik. Allah'a şükür bizi aç bırakmadı.
Yani şöyle bi bakıyorsun adamın hayatına. Başarılı olması için karşısında bi tane seçenek çıkmamış. Hani babadan para kalmamış, dükkan kalmamış. Ya da baba mesleği devam ettirmemiş... Hiç bişey yok.
Şiir kitabı çıkarttı. Adam bildiğin kitap bastırdı. Satmak için değil sırf yaptım demek için bastırdı. Verrdi arkadaşlarına dağıttı. Ya diyorum bu adamın çocuğu olmuşsun reti; hiç mi bişey kapmadın amına koyim. Olum genlerde bişey çekeydi bari de o yönde gideydik ya.
Diyeceğim o ki bahanelerden kaçalım abi. İmkanım yok, borçlarım var(ben), beceremiyorum... Hepsi boş! İnsan mükemmel yaratık. İstediğimiz her şeyi başarabiliriz.
Kolay Gelsin.